77 Bildirgesi’nin sözcülüğünü yapmasıyla tarihi bir figür olarak da tanınan Çek düşünür Jan Patočka’ya göre felsefe, kişiyi yaşamın sabit yapı ve anlamlarından kurtararak özgürleştirmektedir. Bunu, politik olanın ve tarihin imkanlarını birer sorunsal haline getirerek yapmaktadır. Ona göre yaşamın bu şekilde sorunsallaştırılması toplumla kurulabilecek üç muhtemel tutumdan hareketle anlaşılır. İlk ihtimal, Sokrates’in yaptığı gibi toplumla çatışmak ve ölüme gitmektir. İkincisi, Platon gibi bir topluluk ümidine tutunarak halktan geri çekilmektir. Üçüncü ihtimal ise sofist olmaktır. İlk iki ihtimalden hareketle Patočka, Sokrates ve Platon’un yaşamı sorunsallaştırdığını düşünmektedir. O, yaşam nedir gibi teorik sorulardan yola çıkarak toplumsal yaşamda özgürlük amacıyla eylemde bulunan kişiyi tinsel kişi olarak adlandırmaktadır. Bu yönüyle tinsel kişi imkanların ufkuna sahip olduğundan, tam olarak kuşatılamayan ve bilinemeyen bir yön taşımaktadır. Tinsel kişi karşısında yer alan aydın kişi ise kültürel bir edim sahibidir ve belli başlı toplumsal gerçekliklerin bir yansımasıdır. Buradan hareketle Patočka, filozofun tinsel kişiye; sofistin ise aydın kişiye karşılık geldiği kanaatindedir. Bu kanaatinden anlaşılıyor ki o, Sokrates’i bir filozof olarak ele almaktadır. Ne var ki Platon’un metinlerinde Sokrates’e filozof yerine bir bilge rolü verildiği görülmektedir. Bu metnin amacı, bir bilge ile bir filozof olmak arasındaki farkı dikkate alarak Patočka’nın tinsel kişi kavramsallaştırmasındaki muğlaklığa dair bir açıklamada bulunmaktır.
Jan Patocka, Tinsel Kişi, Aydın Kişi, Sokrates, Platon, Bilge, Filozof, Sofist.